Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat Davaları

1. Giriş

Eser sözleşmeleri, Türk Borçlar Hukuku’nun en önemli sözleşme türlerinden biridir. Bu sözleşme, yüklenici (müteahhit) ile iş sahibi arasında kurulan ve bir sonucun meydana getirilmesini konu alan bir özel hukuk ilişkisidir. Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) 470. madde ve devamında düzenlenmiş olan eser sözleşmeleri, uygulamada özellikle inşaat sektöründe sıkça karşımıza çıkmaktadır. Ancak sözleşmeye konu edimin hiç ya da gereği gibi ifa edilmemesi hâlinde taraflar arasında uyuşmazlık çıkmakta ve bu uyuşmazlıklar sıklıkla tazminat davalarına dönüşmektedir.

Bu yazımızda, eser sözleşmesinden doğan tazminat davaları incelenerek; özellikle maddi ve manevi zararların kapsamı, olumlu ve olumsuz zarar ayrımı, munzam zarar talepleri ve yargı kararları ışığında uygulamada karşılaşılan sorunlara yer verilmektedir.


2. Eser Sözleşmesinin Tanımı ve Hukuki Niteliği

2.1. Tanım ve Unsurlar

TBK m. 470’e göre eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Bu bağlamda eser sözleşmesinin temel unsurları şunlardır:

  • Bir sonucun meydana getirilmesi (eser): Sözleşmenin konusu bir hizmet değil, somut bir sonuçtur.

  • Emek yoğunluk: Yüklenici, ortaya konacak eseri kendi emeğiyle ya da organizasyonuyla sağlar.

  • Bağımsızlık: Yüklenici, iş sahibine bağlı olmaksızın kendi teknik ve idari kararlarını verir.

  • Bedel: Eser karşılığında ödenmesi gereken bir ücret söz konusudur.

2.2. Eser Sözleşmesinin Diğer Sözleşmelerden Ayırımı

Eser sözleşmesi ile özellikle hizmet ve vekâlet sözleşmeleri karıştırılmamalıdır. Hizmet sözleşmesinde bağımlı çalışma, vekâlet sözleşmesinde ise sonuç değil, çaba ön plandadır. Eser sözleşmesinde yüklenicinin iş sahibine karşı ortaya koyduğu eserin belirli bir sonuç doğurması zorunludur.


3. Eser Sözleşmesinde Sorumluluk ve Tazminat

Eser sözleşmelerinde tarafların karşılıklı edim yükümlülükleri vardır. Yüklenici, eseri zamanında ve ayıpsız olarak teslim etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali hâlinde iş sahibinin zararları tazminat konusu olur.

3.1. Borçlunun Temerrüdü ve Tazminat

Eser sözleşmesine konu işin süresi içinde teslim edilmemesi hâlinde yüklenici temerrüde düşer. TBK m. 125’e göre alacaklı, temerrüde düşen borçluya karşı;

  1. Sözleşmenin aynen ifasını ve gecikmeden doğan zararların tazminini isteyebilir,

  2. Sözleşmeden dönerek menfi zararının tazminini talep edebilir,

  3. Sözleşmeyi feshederek müspet zararını isteyebilir.

İş sahibi, seçimlik haklarını kullanmadan önce borçluyu uygun bir süre vererek ifaya davet etmek zorundadır.

3.2. Olumlu (Müspet) ve Olumsuz (Menfi) Zarar

Tazminat hukukunda zarar kavramı genellikle iki grupta ele alınır:

  • Olumlu zarar (müspet zarar): Eğer sözleşme gereği gibi yerine getirilseydi alacaklının elde edeceği menfaatin kaybıdır. Örneğin iş sahibinin, zamanında bitirilseydi kullanabileceği bir binayı geç teslim nedeniyle kullanamaması ve bunun doğurduğu kira kayıpları müspet zarara örnektir.

  • Olumsuz zarar (menfi zarar): Alacaklının, sözleşmenin geçerli ve ifa edileceğine güvenerek yaptığı masrafların boşa gitmesi nedeniyle uğradığı zarardır. Örneğin sözleşmeye güvenerek başka bir iş fırsatını kaçırmak menfi zarardır.

Her iki zarar türü de TBK m. 112 ve m. 122 hükümleri çerçevesinde tazminat konusu yapılabilir.


4. Maddi Tazminat Davaları

4.1. Gecikme Nedeniyle Tazminat

Yüklenicinin işi süresinde teslim etmemesi hâlinde gecikme tazminatı gündeme gelir. Gecikme, iş sahibinin zararına neden olmuşsa, TBK m. 106/2’ye göre bu zarar da talep edilebilir. Örneğin kira gelirinden mahrum kalma, alternatif konaklama giderleri veya faaliyetin başlayamaması nedeniyle gelir kaybı gibi zararlar, gecikme tazminatı kapsamında değerlendirilir.

4.2. Ayıplı İfa Nedeniyle Tazminat

Yüklenicinin sözleşmeye aykırı, ayıplı iş yapması hâlinde iş sahibinin seçimlik hakları doğar (TBK m. 475). Bunlardan biri de tazminat isteme hakkıdır. Bu durumda iş sahibi;

  • Bedel indirimi,

  • Ayıbın giderilmesi,

  • Eserin yeniden yapılması,

  • Sözleşmeden dönme,

  • Zararın tazmini gibi taleplerde bulunabilir.

4.3. Munzam Zarar Talebi

Borçlu temerrüde düşmüşse ve iş sahibi zarar görmüşse, TBK m. 122 uyarınca faiz dışındaki zararlar da talep edilebilir. Munzam zarar için kusur şarttır. Özellikle ekonomik koşullar nedeniyle, paranın satın alma gücünün düşmesi sebebiyle uğranan kayıplar munzam zarar kapsamında değerlendirilebilir.

Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarında, munzam zararın varlığının somut delillerle ispat edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Örneğin 2014/2267 başvuru numaralı AYM kararında, enflasyon karşısında alacağın değer kaybı, mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirilmiştir. Buna göre yatırım araçlarının ortalama faiz oranları dikkate alınarak hesaplama yapılabilir.


5. Manevi Tazminat Davaları

5.1. Kapsam ve Şartlar

Eser sözleşmesinden doğan ihlaller sadece maddi değil, manevi zararlara da yol açabilir. TBK m. 58’e göre kişilik hakkı ihlal edilen kimse, uygun bir manevi tazminat talebinde bulunabilir.

Manevi zarar, kişide derin üzüntü, hayal kırıklığı, stres, psikolojik yıkım gibi etkilerle ortaya çıkar. Özellikle şu durumlarda manevi tazminat istenebilir:

  • Yüklenicinin eseri kötü ve ayıplı yapması sonucu konutta yaşanamayacak koşulların oluşması,

  • Aile mahremiyetinin, sağlığının veya güvenliğinin zedelenmesi,

  • İş sahibinin psikolojik olarak çökmesi, toplumsal itibar kaybı yaşaması.

Yargıtay uygulamasında da, özel hayata müdahale eden ayıplı işler, konutun yaşanamaz hâle getirilmesi gibi durumlar manevi tazminat gerekçesi olarak kabul edilmiştir.

5.2. Manevi Tazminatın Miktarı ve Belirlenmesi

Manevi tazminatın miktarı hâkim takdirine bırakılmıştır. Ancak tazminatın caydırıcı olması, mağdurun tatmin edilmesi ve ihlalin ağırlığına orantılı olması gereklidir. Hâkim, tarafların ekonomik durumunu, ihlalin sonuçlarını ve sosyal etkilerini dikkate alır.


6. Sözleşmenin Geçersizliği Hâlinde Tazminat

Eser sözleşmesinin geçersiz olması hâlinde taraflar TBK m. 108’e dayanarak uğradıkları zararların giderilmesini talep edebilir. Bu zararlar genellikle menfi zarardır. Şunlar talep edilebilir:

  • Hazırlık giderleri,

  • Harçlar, noter ücretleri,

  • Sözleşmeye güvenilerek yapılan masraflar,

  • Başka sözleşme yapma fırsatının kaçırılması,

  • Dava ve avukatlık giderleri.

Yargıtay uygulamasında, sözleşmenin geçersizliği durumunda iş sahibinin üretim için yaptığı giderlerin yükleniciden talep edilebileceği kabul edilmektedir (YHGK, 17.02.2011 T., 2010/6374 E., 2011/7212 K.).


7. İspat Yükü ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Tazminat davalarında en önemli hususlardan biri zararın ispatıdır. TBK’ya göre zarar gören taraf, zararının varlığını, kapsamını ve borçlu tarafın kusurunu ispat etmekle yükümlüdür. Ancak bazı durumlarda kusur karinesi işletilebilir.

Özellikle munzam zarar ve manevi zarar davalarında ispat zorluğu daha belirgindir bu nedenle sürecin profesyonel bir şekilde hukuki destek alınarak takip edilmesi hak kayıplarının önüne geçilmesi bakımından önemlidir.


8. Sonuç

Eser sözleşmeleri, sonuç odaklı yapıları ve tarafların karşılıklı borç yükümlülükleriyle karmaşık bir hukukî ilişki kurmaktadır. Sözleşmeye aykırılık hâlinde ise tazminat talepleri gündeme gelir. Bu talepler, maddi tazminat (müspet ve menfi zarar), munzam zarar ve manevi tazminat olarak ayrılabilir.

Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen genel hükümler ile Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi içtihatları, eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davalarının çözümlenmesinde önemli yol göstericilerdir. Ancak ispat yükü, zarar hesaplaması ve kusur oranı gibi konular, uygulamada en çok tartışılan alanlar olmaya devam etmektedir.

Sonuç olarak, eser sözleşmesinde tazminat hukuku, hem teknik hem de hakkaniyete dayalı bir analiz gerektiren, dinamik ve çok boyutlu bir alandır. Tarafların sözleşme düzenlerken dikkatli olması, ifa sürecinde yazılı delillere dayalı hareket etmesi ve hukuki danışmanlık alması, uyuşmazlıkların önüne geçilmesi açısından büyük önem arz etmektedir.