Ticaretin ve tüketici ilişkilerinin temel yapı taşlarından biri olan mal alım-satım sözleşmeleri, tarafların karşılıklı borç ve yükümlülüklerine dayanır. Satıcı, malı ayıpsız ve sözleşmeye uygun şekilde teslim etmekle yükümlüyken; alıcı da bedeli ödeme borcunu üstlenir. Ancak kimi zaman satılan malda, alıcının beklediği kaliteyi bozan ya da kullanım amacını engelleyen bazı eksiklikler olabilir. Bu tür eksiklikler, hukuk sisteminde “ayıp” kavramıyla ifade edilir.
Ayıplı malların alıcıya teslim edilmesi durumunda, alıcıya birtakım seçimlik haklar tanınmış, gerektiğinde bu haklar tazminat davası açma yoluyla güvence altına alınmıştır. Türk Borçlar Kanunu (TBK) ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK), bu hususta detaylı düzenlemeler içermektedir.
Ayıp, teslim edilen malın, sözleşmede kararlaştırılan nitelikleri taşımaması ya da olağan kullanım amacına elverişli olmaması halidir. Ayıp; malın niteliği, işlevi, dayanıklılığı gibi unsurlar açısından ortaya çıkabilir.
Ayıp kavramı TBK m.219’da şu şekilde tanımlanmıştır:
“Satıcı, alıcıya satılanı, sözleşmeye uygun şekilde teslim etmekle yükümlüdür. Teslim edilen malın sözleşmede kararlaştırılan nitelikleri taşımaması, kullanım amacına elverişli olmaması veya benzeri durumlar, satıcının ayıptan sorumluluğunu doğurur.”
Ayıplı mala ilişkin hükümler temel olarak şu kaynaklarda düzenlenmiştir:
Türk Borçlar Kanunu (TBK) m.219-231
Türk Ticaret Kanunu (TTK)
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) m.8-12
Yargıtay içtihatları ve uygulamaları
Ayıplar farklı şekillerde sınıflandırılabilir. En yaygın sınıflandırmalar şunlardır:
Teslim sırasında basit bir inceleme ile kolayca fark edilebilen ayıplardır (örneğin çizik, kırık, renk solması). Alıcı bu ayıbı teslimde fark edebilir durumda olduğundan, hemen ihbar yükümlülüğü vardır.
Basit bir inceleme ile hemen fark edilemeyen, zaman içinde ortaya çıkan ayıplardır (örneğin, bir cihazın çalışmaması, motor arızası). Bu durumda ayıp ortaya çıkar çıkmaz satıcıya bildirilmelidir.
Malın sözleşmedeki ekonomik veya piyasa değerine zarar veren eksikliklerdir. Örneğin bir ürünün marka orijinal olmadığı halde orijinal olarak satılması ekonomik ayıptır.
Malın üçüncü kişilere ait haklarla sınırlı olmasıdır (örneğin, satılan malın hacizli çıkması, mülkiyetin devrinin mümkün olmaması). Bu tür ayıplar TBK m.214-218 arasında düzenlenmiştir.
TBK m.219’a göre, satıcının ayıptan sorumluluğu kusura bağlı değildir. Yani malın ayıplı olması, satıcının kastı ya da ihmali olup olmadığına bakılmaksızın sorumluluğunu doğurur.
Satıcının sorumlu tutulabilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir:
Sözleşmenin kurulması
Malın teslimi
Teslimde malın ayıplı olması
Alıcının durumu satıcıya bildirmesi
Zamanaşımı süresi dolmadan harekete geçilmesi
TBK m.227 uyarınca, alıcı aşağıdaki dört haktan birini seçebilir:
Malın ayıplı olması halinde, alıcı sözleşmeden dönebilir. Bu durumda taraflar aldıklarını iade eder. Ayıp ağırsa bu hak özellikle tercih edilir.
Alıcı malı elinde tutar ancak ayıp oranında satış bedelinden indirim talep eder.
Alıcı, ayıplı mal yerine ayıpsız bir mal verilmesini talep edebilir. Özellikle seri üretim mallarda bu hak tercih edilir.
Alıcı, malın ücretsiz şekilde onarılmasını isteyebilir. Onarım mümkün değilse diğer seçimlik haklara geçilir.
Bu haklara ek olarak, alıcı zarar gördüyse ayrıca tazminat talebinde bulunabilir.
Tazminat, TBK m.227/2’ye dayanmaktadır:
“Alıcı, bu seçimlik haklarla birlikte, zararının giderilmesini de isteyebilir.”
Tazminat davaları, çoğunlukla seçimlik haklarla birlikte açılır. Ancak mal nedeniyle doğrudan bir zarar oluşmuşsa, tek başına tazminat davası da mümkündür.
Tazminat, malın ayıplı olması nedeniyle alıcının uğradığı maddi ve manevi zararların karşılanmasıdır. Bu zararlar şunlar olabilir:
Onarım giderleri
Değer kaybı
Malın kullanılamaması nedeniyle uğranan kazanç kaybı
Sağlık sorunları nedeniyle doğan zararlardan ileri gelen tazminat
Ticari itibar zedelenmesi
TBK’ya göre: 2 yıl (m.231)
TKHK’ya göre: 6 ay (m.11)
Eğer ayıp hileyle gizlenmişse: Süre 10 yıla kadar çıkabilir (TBK m.231/2)
Zamanaşımı süresi teslimden itibaren başlar.
6502 sayılı TKHK, tüketiciyi korumaya yönelik özel hükümler içerir. Tüketici mahkemelerinde açılacak tazminat davalarında:
Yargılama masrafları daha düşüktür.
Hakem heyetlerine başvuru imkanı vardır.
Satıcının ayıbı ispat etme yükümlülüğü vardır.
TBK’da: Ayıbı alıcı ispat eder.
TKHK’da: Ayıp ilk 6 ay içinde ortaya çıkarsa, ayıbın malın tesliminden kaynaklanmadığını satıcı ispat eder.
Satış sözleşmesi
Fatura, fiş, garanti belgesi
Teknik bilirkişi raporu
Fotoğraf, video kaydı
Tanık beyanları
Tüketici işlemlerinde: Tüketici Mahkemeleri
Ticari satışlarda: Asliye Ticaret Mahkemeleri
Tazminat miktarına göre: Tüketici Hakem Heyetleri (2025 yılı için değeri 149000 TL altı uyuşmazlıklarda)
Ayıplı maldan kaynaklanan tazminat davaları, hem alıcının korunması hem de satıcının dürüst ticari davranış göstermesi açısından büyük önem taşır. Hukuki sistem, malın ayıplı çıkması halinde alıcıya hem sözleşmeden dönme hem de tazminat isteme hakkı tanıyarak denge kurmaktadır. Tazminatın kapsamı sadece malın değeriyle sınırlı olmayıp, kullanılamamaktan doğan zararlar ve hatta manevi zararları da kapsayabilir.
Özellikle tüketici hukukunda getirilen koruyucu düzenlemeler sayesinde alıcının hak arama yolları kolaylaştırılmış, ispat yükünün satıcıya yüklenmesi ile mağduriyetlerin önüne geçilmeye çalışılmıştır. Yargıtay kararları da uygulamayı yönlendirerek hem satıcı hem alıcı bakımından yerleşik ilkeler ortaya koymaktadır.